1543 PASHAS & COFFEES: “DÜNYANIN BÜTÜN METROPOLLERİNDE EN AZ BİR ŞUBEMİZ OLACAK”

1543 Pashas & Coffees markasının yaratıcıları ile Turizm Tedarik buluşmasında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. 1543 Pashas & Coffees Genel Müdürü Levent Yurtbekleyen, Genel Koordinatör Faik Gürsel ve Dış Ticaret Müdürü
Behiye Gürsel GM Turizm ve Yönetim Dergisi’nin sorularını yanıtladı.
1543 Pashas & Coffees’in hikayesini dinlemek isteriz.
1543 Pashas & Coffees, yepyeni ve revizyonist bir marka. Yenilikçi bir hikayesi var. Markayı, 21. yüzyılın kahve dünyasına Türk kahvesini baş tacı edecek bir marka geliştirmek amacıyla yarattık. 10-12 yıllık bir referans çalışmasından sonra mamüllerimizi 2022 yılında Alanya’da Türk turizmine sunduk.
Bu pazara ağırlık vermemizin sebebi, ortağım Levent ile birlikte yıllarca planladığımız bu hikayenin turistler kanalı ile dünyaya açılmasıydı. Bugün yılda yaklaşık 60 milyon turist ağırlayan bir ülkeyiz, bunun artacağı da aşikar, hedefler 80 milyonu gösteriyor. Bu büyük kitle ile dünya kahve pazarında Türk kahvesini espressonun önüne çıkarmayı hedefliyoruz. Türk kahvesini hak ettiği yere getirmek istiyoruz, zaten espressonun önünde bir tat ve rayihaya sahip.
Türk kahvesi esasında yapım şeklinden dolayı Türk kahvesi diye adlandırılıyor. Öğütülmüş kahvenin kavrulduktan sonra toz haline getirilip suda kaynatılması, ona Türk kahvesi sıfatını kazandırıyor. Bu da kahveye bütün dünya kahveleri içerisinde en derin aromayı kazandırıyor, en yüksek tadı veriyor. Çok da sıhhatli, yüzyıllardır tercih edilen bir yöntem.
1543 Pashas & Coffees adıyla ve “And God Created Joy” (Ve Tanrı keyfi yarattı) mottosuyla,zaten markasının altında vermek istediği bütün mesajları kolayca tüketiciye vermek üzere stratejik olarak planlandı. 1543 ise Türk kahvesinin doğum tarihi.
Espressonun, sonraki yüzyıllarda filtre kahvenin, dolayısıyla bugün içilen macchiato ve cappuccino gibi kahvelerin hepsinin ana başlangıcı Türk kahvesi.
“Türk kahvesi Kanuni Sultan Süleyman için hazırlanıyor”
Türk kahvesi, ilk 1543 yılında Sirkeci gümrüğüne giriyor. Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından, yeşil çekirdeklerle Sultan Süleyman’a sunuluyor. Saray mutfağında, çok daha deneyimli, uzman aşçılar tarafından hazırlanıyor. Sarayın uzman aşçıları için o günün F&B profesyonelleri diyebiliriz, Topkapı Sarayı’nı da lüks otel olarak ele alabiliriz. Bunlar bir ironi değil, gerçek.
Dünyanın en zengin ailesine bir sunum yapılacak, bu sunuma aylarca hazırlanılıyor, kavurulma yöntemi geliştiriliyor. Toz haline getirilmesi, dibeklenmesi geliştiriliyor, sonra kaynatmada köpüklendiriliyor ve kulpsuz kallavi fincanlarda ikram ediliyor. Kanuni Sultan Süleyman içtikten sonra, kahveyi haremine gönderiyor. Harem acı buluyor ve lokum dökülüyor Yemen kahvesinin yanında sunulmak için.
Bunun üzerine bir saray kahvesi oluyor, elitlerin kahvesi oluyor. Elitlerin başında da paşalar geliyor. Biz de bu sebeple paşayı marka adımızda kullandık. Şu an sunduğumuz ilk dört çeşitimiz, paşalarımızın o devirdeki aksiyon, mücadele ve kahveye olan tutkularının bir payesi. Hepsi Kanuni Sultan Süleyman’ı görmüş ve o devri yaşamış paşalar; Cerrah Paşa, Damat Bayram Paşa, Barbaros Paşa ve Haydar Paşa. Bayram Paşa, padişah kızıyla evlenmiş tek paşadır, çok yakışıklıdır. Barbaros Paşa, zaferlerden sonra Akdeniz’de gemilerinde kahve partisi düzenleyen bir paşadır. Haydar Paşa, mimar ve sanatçı kimliğiyle kahveyi zarafetle içen bir paşadır. Hiç biri ‘Otantik paşa ismi bulalım’ diye geliştirmiş değildir.
Tescillendirdiğimiz başka paşa isimlerimiz de var. Kahve eskiden tek bir bölgede yetişiyordu. Arabica çekirdeği, Yemen, Etiyopya çekirdeğidir. O zamanlar sadece orada ekilmişti. Aradan geçen 500 yıldır sömürge imparatorlukları İngiltere, Hollanda, Fransa bu kahve çekirdeklerini Yemen’den, Etiyopya’dan aldılar. Osmanlı’nın elinden de çıktı bu bölgeler. Hollanda, Endonezya’ya ekti. İngiltere, Çin’e ve Çin denizlerine ekti. Amerika, Hawaii’den tutun da Güney Amerika’ya kadar ekti, Fransızlar ve İspanyollar da ekti.
Şeker kamışı gibi ucuz işçilikten dolayı kahveyi o bölgelerde 800-2000 metre yükseklikteki yerlere ekip büyüttüler ve Arabica çekirdeklerinin ismi Arabica kaldı. Bugün paketlerde %100 Arabica yazılmakta ancak çekirdekleri artık Güney Amerika, Afrika’dan gelmektedir.O tohumun adı, bir karışıklık oluyor sanki Arabistan’dan olduğu düşünülebiliyor, çıktığı köken itibariyle Arabica.
Biz multi-blend (çok kıtalı ve çok ülkeli) yapan dünyadaki ilk ve tek Türk firması ve Türk kahvesi üreticisiyiz. Bu referanslar Türk kahvesi tutkularını alıştıkları tattan uzaklaştırmadan kaliteyle buluşturup yepyeni keyif noktalarına ulaştırıyor. Bir yandan da yaptığımız uzun ARGE çalışmalarını, turistlere ve bizden çok daha nitelikli kahve içen, içmekte olan ve buna bizden önce alışmış olan, son yüzyıldaki hedef kitleye ulaştıracak referans değerler geçirildi, tatlar oluşturuldu.
Brezilya çekirdekleri tüm harmanlarımızda bulunmaktadır. Bunun sebebi, çikolata notası ve kakao notası Güney Amerika çekirdeklerinde bulunuyor ve Türk kahvesinde de bu baskın bir aromadır. Biz dört Pasha’mızı dünyanın dört bir yanından en nitelikli çekirdekleri harmanlayarak yepyeni notalar oluşturarak kahve severlere sunmaya çalıştık. Bu hedefimizde de başarılı olduğumuzu düşünüyoruz.
“Şekerli kahve kavramını unutturan lezzet”
Çok akıcı, şekerli kahve kavramını unutturan bir lezzet ortaya çıktı. Bir yandan da kafeinin ana notalarını sana vererek, antioksidan değerlerinizi arttırarak gün içinde sağlığınızı destekleyen, kafeinle çalışma düzeyinizi arttıran, uykusuzluğunuzu nitelikli bir şekilde uzatan bir kahve oluşturduk. Piyasada Premium grupta yer alıyoruz.
“1543 Pashas & Coffees Premium ve Horeca’ya yoğun hizmet verdiğimiz 1543 Pashas & Coffees Klasik kahve serilerimiz bulunuyor”
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz ve hedef pazarlarınız hangi ülkeler?
Daha evvel çok sıkı ilişki içinde olduğumuz için Katar’a öncelikle bir yer ayırdık. Çünkü dünyanın en premium ürünlerinin tüketildiği, ortak hub Katar Körfezi’nde… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde özellikle lüks tüketim noktasında çok iyi bir yerdeyiz. Şimdi sırasıyla Dubai ve Bahreyn var. Suudi Arabistan mutlaka gelecek. Almanya var ilk etapta, Türk nüfusundan dolayı değil. Biz bir yerde Türk çok diye oraya Türk kahvesi satmıyoruz. Diğer markalardan ayrışıyoruz, bu revizyonist politikamız devam ediyor. Biz dünyadaki bütün kahve severlerin kahvesi olacak Türk kahvesini yapıyoruz. İddia ediyoruz; hepsinden daha güzel, daha akıcı, daha faydalı bir kahve.
Dünyada en çok kişi başına kahve tüketen İskandinav ülkeleri, İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya. Bu ülkeleri hedef pazar olarak seçtik. Danimarka’ya gidiyoruz, talepler var. Çünkü kaliteli çekirdek ve bu aromayı yakalayan hiçbir kahve sever bizi terk edemez.
“Bütün metropollerde en az bir tane 1543 Pashas & Coffees Cafe’ler olacak”
Kendi üretim tesislerimiz Alanya’da 1 Nisan’da açılıyor. Brasserie konusunda da butik olarak bir çalışmamız var, 5 yıldır süren bir tasarım. Kahveyle beraber gelişti. Bugün gittiğiniz bütün kafelerde espresso bazlı kahveler yapılıyor. Biz Türk kahvesi bazlı kahveleri hazırlıyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Cafe Brasserie’yi de yurt dışında açmayı düşünüyoruz. Bu sayede dünyanın bütün metropollerinde en az bir tane 1543 Pashas & Coffees olacak.