HÜSEYİN BARANER YAZDI... KÜRESEL TURİZM ŞAHLANIRKEN TÜRK TURİZMİNİN GÜNCEL TEHLİKELERİ

Bu güvenlik açığı, uluslararası arenada yürüttüğümüz güvenli turizm çalışmaları bakımından da inandırıcılığımızı kaybetmemize neden oldu. Halbuki, son yıllarda özellikle güvenli turizmde önemli yol almıştık. Bunun PR’ını dünyada başarılı bir şekilde yaparak milyonları Türkiye’ye çekmeyi başarmışken, bu durum milyonlarca iyi niyetli, çalışkan turizm emekçisinin şevkini de kırmış oldu.
Hayatını kaybedenler hepsi bir birinden değerli insanlarımız için derin bir üzüntü duyarak, onlara Allah’tan rahmet dilerken bu olayın gelecek için bir dönüm noktası olmasını umuyoruz. Göz ardı edilemeyecek tehlikeler ile karşı karşıyayız. Sadece otel yangınları değil, diğer tehlikeler de kapıda. Güvenlik endişeleri, sahte alkol vakaları ve tarım ürünlerinde pestisit kalıntıları gibi aşırı zehirli gübreleme sorunları, dünya basınında yer almaya başladı. İlk ulusal seyahat uyarıları yapılmaya başladı. Bu geldiğimiz durumda, artık Sayın bakanım, Sayın valim, Sayın başkanım devri bitmeli. Herkes işini yapmalı, raporlamalı ve şeffaf bir şekilde kamuoyuna sunmalı. Global turizmin bu yoğun rekabetinde acımasız pazarlama ve satış taktiklerinin piyasa savaşlarına dönüştüğü küresel pazarlarda kendi ayağına sıkan tek sektör biz olmayalım. Unutmamalıyız ki, Türk turizmi öyle büyüdü ki: yapılan en küçük hatanın yıl bazında küresel pazarlarda Türkiye’ye verdiği kayıp bile milyar Euro‘yu bulabiliyor! Sarsılıp kendimize gelmeliyiz! Tüm kurumlarımız, bakanlığımız, yerel otoriteler, dernekler siyasete boyanmış durumda; herkes dostunu kolluyor.Ancak, yaşananlar bize gösteriyor ki bugünkü dünya konjonktüründe, güvenlik, sağlık ve savunma konularında siyaseti tamamen bir kenara atıp el ele vermezsek, her zamanki gibi yine Türkiye’nin kaybettiğine şahit olacağız.
Bunu birçok defa yaşadık ama artık yaşamak istemiyoruz ve yüksek sesle ivedilikle haykırarak. Sektör çalışanları olarak: GÜVENLİ OTEL, GÜVENLİ GIDA, GÜVENLİ İÇKİ talep ediyoruz! Ulusal Bir Adım Atmalıyız! Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, valiliklerin, belediyelerin, TÜRSAB’ın, Türofed’in, TÜROB, TTYD’nin ve ilgili tüm kurumların siyaseti bir kenara bırakarak sektörün geleceği ve bekası için yeni bir denetim otomasyonu kurması gerekmektedir. Masaya oturup teknik çalışmalar yapmalı ve birbirlerini desteklemelidirler. Maalesef yukarıda bahsedilen kurumların hiçbiri bu ‘kritik kabul etmiyor!’; ben şahsen çok defa yaşadım ‘tenkit edeni’ hemen dışlıyorlar ve ilişkiyi kesiyorlar. Bu anlamda, aralarında hiçbir fark yok. Oysa hepimiz biliyoruz ki, el ele verip özellikle konaklama vergisinin belediyelere aktarılması için siyasi çaba gösterseydik, bu durumu gerçekleştirebilirdik. Tüm dünyada olduğu gibi konaklama vergisinin önemini artık görüyoruz. Destinasyonların altyapı ve güvenlik yükünü, belediyelerin konaklama vergisi almadan kaldırmasının mümkün olmadığını anlayabiliyoruz. Özellikle bu yıl, TGA’da toplanan paraların bir kısmının sahil belediyelerindeki itfaiye ve yangın söndürme teknolojilerine yatırılması, ileride daha sürdürülebilir bir tanıtım hizmeti sunmamıza yardımcı olacaktır. Hüseyin Baraner