RÜYA EHTİYAR YAZDI: KADINLARIN TURİZMDE LİDERLİK MÜCADELESİ
Cam tavan, kadınların kariyerlerinde en üst düzeyde liderlik pozisyonlarına yükselmelerinin engellendiği, görünmeyen fakat gerçek bir engel olarak tanımlanabilir. Bu engel, kadınların profesyonel başarılarına rağmen üst düzey yönetim kademelerine ulaşmalarını zorlaştıran bir sorundur. Bu durum, sadece iş dünyasında değil, turizm sektörü gibi kadın istihdamının yoğun olduğu alanlarda da yaygın bir sorun olarak kendini göstermektedir. Turizm sektöründe, küresel ölçekte istihdam edilenlerin yaklaşık %54’ünün kadın olduğu belirtilmektedir. Kadın çalışanlar, turizm sektöründe işgücünün yarısını oluşturmalarına rağmen, üst yönetim pozisyonlarında (yönetim, icra kurulu, C-suite pozisyonları) yer alma oranlarının %27-28’e kadar gerilediği görülmektedir. Benzer şekilde, konaklama sektöründe yöneticilik koltuklarında oturan kadınların oranı %40 iken, tepe yönetim pozisyonlarında bu oran %20’lere düşmekte, yönetim kurullarında ise kadınların oranı %8’in altına inmektedir. Bununla birlikte, kadın yöneticilerin çoğunlukla kat hizmetleri, ön büro, insan kaynakları müdürlüğü gibi orta düzey yönetim kademelerinde yoğunlaştığı, ancak özellikle karar verici tepe yönetim noktalarında kadınların temsilinin yetersiz olduğu görülmektedir. Bu veriler, turizm sektöründe özellikle sınırlı sayıda üst düzey yönetici pozisyonuna ulaşmayı başaran kadınların kariyer yolculuklarında bazı engellerle karşılaştığını ve yönetici kadrolarında sayıca az olduklarını göstermektedir.
Sektörde kadınların üst düzey pozisyonlara yükselmelerini engelleyen başlıca faktörler şu şekilde sıralanabilir:
Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Stereotipler
Gelişmekte olan birçok ülkede toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara çocuk büyütme, yaşlılara bakım verme ve ev işlerini yapma gibi temel sorumluluklar yüklemektedir. Kadınlar, evle ilgili belirli işleri üstlenmeye uygun görüldükleri için, turizm sektöründe yarı zamanlı rollerde kadınların istihdamı, ev içi görevlerin bir uzantısı olarak kabul edilmekte ve bu tür görevlere genellikle kadınlar tercih edilmektedir. Kadınların kendilerine yüklenen toplumsal cinsiyet kalıplarına yönelik algıları, yöneticiliğin kadınlara göre olmadığı ya da bir erkek yöneticiyle çalışmanın daha kolay olacağı gibi düşünceler ve algılar, kadınların yönetim kademelerine çıkmalarını engellemektedir.
Aile Sorumlulukları ve İş-Yaşam Dengesi
Kadınlar, özellikle turizm gibi dinamik ve zaman alıcı sektörlerde, iş-yaşam dengesi konusunda zorluklarla karşılaşabilmektedirler. Kadınların üstlendiği çoklu roller sonucu, özellikle konaklama işletmelerinin doğası gereği, yönetim pozisyonunda görevli çalışanlar bir yandan ailelerini, bir yandan da kariyerlerini dengelemeye çalıştıkları için önemli zorluklar yaşamaktadırlar. Bu durum, çalışanların iş-aile dengesini kurmalarını zorlaştırmaktadır. Özellikle kariyer ve annelik ikilemi içinde kalan kadınlar, kariyer ve aile hayatları arasında istemeseler de bir seçim yapmalarına ya da iş yerinde sorumluluk almak istememelerine neden olmaktadır. Diğer taraftan, kadın çalışanlarda iş ve aile hayatında denge kuramama korkusu, suçluluk ve yetersizlik hissi, eşler arası gerilim gibi faktörler, iş bulma ve yönetici olma konusunda etkin rol oynamaktadır.
Fırsat Eşitsizliği
İş dünyasında egemen olan erkek egemen yapı ve cinsiyet stereotiplerinin kadınları da bu kalıplara uymaya zorlaması, kadınların önünde bir engel oluşturmaktadır. Bu nedenle, kadın yöneticiler genellikle erkek yöneticilerden daha az nitelikliymiş gibi görünmekte ve hatta kadın çalışanların da buna inanması söz konusu olmaktadır. Turizm sektöründe farklı örgütsel düzeylerde cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı ve pozisyonların kadın ve erkek olarak ayrıldığı belirtilmektedir. Erkekler, genellikle profesyonel, idari ve denetleyici pozisyonlarında daha fazla temsil edilmektedir.
Eğitim ve Mentorluk Eksiklikleri
Üst düzey pozisyonlara yükselmek için gerekli olan eğitim ve mentorluk fırsatları, kadınlara genellikle yeterince sunulmamaktadır. Erkekler için daha fazla mentorluk ve ağ kurma fırsatları mevcutken, bu durum kadınların yönetimsel becerilerini geliştirmelerini engellemektedir.
Örgüt Kültürü ve Politikası
Örgütlerde, özellikle karar verici pozisyondaki üst yönetim kadrolarının genellikle erkeklerden oluşması nedeniyle, kadınlar yönetimde söz sahibi olma konusunda zorlanabilmektedirler. Örgüt politikaları, kadınların yükselmeleri konusunda belirleyici rol oynamaktadır. Bu politikalar kimi zaman kadın çalışanları destekleyici nitelikte olurken, kimi zaman da engelleyici olabilmektedir. Kadınlar, işe girişte daha en baştan engelleyici tutumlarla karşılaşabilmekte, ilerleyecekleri noktalar önceden belirli olan departmanlara (önbüro, kat hizmetleri, insan kaynakları vb.) yerleştirilebilmektedirler. Hatta işe girişte, evlenmeyi düşünüp düşünmedikleri, çocuk sahibi olma konusundaki düşünceleri gibi sorulara muhatap olabilmektedirler. Böylece, kadınların kariyer gelişimleri daha baştan zedelenmiş olmaktadır.
Son Söz
Kadın hayatın özüdür! Emek verirken büyütür; büyütürken öğretir ve böylelikle dünyayı değiştirir. Kadın, annedir; nesilleri yetiştirir. Çalışandır; emeğiyle üretir. Bilim insanıdır; keşfeder. Sanatçıdır; ruhumuzu besler. Yönetici, lider, girişimcidir kadın… İletişim becerileri, empati yetenekleri ve çoklu görev yönetme kapasitesi, doğru fırsatlar sunulduğunda iş dünyasında rekabet avantajı yaratır. Kadınların istihdamda eşit fırsatlara erişimini sağlamak, işe alım süreçlerinden kurumsal kültüre kadar toplumsal cinsiyet eşitliğini ön planda tutmak ve cam tavanları yıkarak iş hayatında “erkek egemenliğinin işin doğası olmadığı” bilincini oluşturmak, tüm kurumların ve liderlerin ortak sorumluluğudur.
Prof. Dr. Rüya Ehtiyar
Akdeniz Üniversitesi, Turizm Fakültesi